Doğru Beslenme Esasları

1
3588

Her yolculuk gibi sağlığa yapılan yolculuk da atılan ilk adımla başlar. Bu ilk adımın adı “doğru beslenmek”tir.

İlk nefesten son nefese kadar süren hayat yolculuğunda yemek ve sağlık, her zaman çok önemli olduğu için hataya düşmenin en kolay yolu olmuştur. Hazreti Adem’in cennetten kovulmasına sebep olan da yemektir. Kötü ahlakı ve davranışları ortaya çıkaran, tüm hastalıkların kaynağı olan, yaratılışı unutturan ve insanları mutsuzluğa sevk eden aşırı yemek hırsı ve doğru beslenmeye gereken önemin verilmemesidir.

Beslenme alışkanlıkları düzeltilmeden hastalıklardan kurtulmanın imkanı yoktur. Çünkü bu şekilde, hastalık bir taraftan tedavi edilirken, diğer taraftan beslenmektedir. Onun içindir ki, herhangi bir hastalığın tedavisi öncelikle beslenme alışkanlıklarının düzeltilmesinden başlar.

Evvela zararlı yiyecekler yerine faydalı yiyeceklere, pişmiş yemek ağırlıklı beslenmek yerine çiğ yemeye alışmak gerekir. Normal olan, bir günde tüketilen gıdanın yüzde 40’ını pişmiş (ekmek dahil), yüzde 60’ını ise çiğ yiyeceklerin oluşturmasıdır.

İkinci basamak ise, yiyecek ve içeceklerin miktarını azaltmaktır.

Yemek öğünleri günde iki defaya indirilmeli ve iki öğün arası 6-8 saatten az olmamalıdır.

Yemekte ilk önce su veya çay veya meyve suyu içilmeli, sonra meyve veya tatlı, sonra yemek ve salata yenmelidir.

Kahvaltı için en uygun saat 7-8 arası, ikinci öğün için ise ikindi-akşam arasıdır.

Burada dikkat edilecek çok önemli bir nokta vardır: Sindirim organlarının günlük görevi saat 21.00’da sona erer. Bu saatte mideye gelen yemek midede sabaha kadar hazmedilmeden kalır ki bu durum tehlikelidir. Midede hazmedilmeyen yemek bağırsaklardaki mukozaya hücum eder.

Yemeğin miktarı ve cinsi, insanın işine, hareketliliğine ve yaşına bağlıdır. Ancak 250-300 gramdan fazla yememek ve doymadan sofradan kalkmak gerekir. Öğlen bitkisel çay, doğal kahve, su içilebilir veya bir çeşit meyve yenebilir.

Su yemekten önce içilebilir. Fakat yukarıda anlattığımız gibi, bu durumda bir incelik vardır: Burnun pişen yemeğin kokusunu algılamasıyla, ağız ve mide bezleri bu yemeğin hazmı için gereken enzimleri üretmeye başlar. Bu sırada içilen su, bu enzimleri silip atar, bağırsağa akıtır, böylece yemeği sindirmek zorlaşır. Onun için, yemekten önce sadece birkaç yudum su içilebilir.

Yemekle birlikte içilen su ise, çiğneme sırasında tükürük enzimleriyle ağızda başlamış olan hazım işlemine zarar verir. Tükürük üretimini azaltır, tükürükte bulunan enzimlere karışarak onları zayıflatır ve ağızda bir dereceye kadar gerçekleşmesi gereken hazmı engeller. Neticede mide, karaciğer ve bağırsağın işi zorlaşır. Yemeğin akabinde meyve suyu içenlerin durumu daha da vahimdir, çünkü meyve suyu yemeğe zıt karakterde olduğu için hazmı bozarak, midede mayalanmaya neden olur.

Yemek bittikten sonra içilen su mideden ayrılmaz, mideyi genişletir. Enzimlere karışarak onları zayıflatır, hazmı ağırlaştırır, hazım ile meşgul olan salgı bezlerine ve kalbe ağır yük yükler.

Yemekten sonra su istenirse, sadece birkaç küçük yudum içilebilir. Meyve veya karpuz yemek, çay, su veya meyve suyu içmek isteniyorsa yemekten 30 dakika – 1,5 saat önce yenilip içilmesi daha iyidir. Bunlar midede çok durmadan bağırsağa iner ve midenin genişlemesini önler. Yemekten 1,5 -3 saat sonra midenin hazmı sona yaklaşıp yemek ikinci hazma hazır olunca, insanın susaması doğaldır. İşte o zaman, su veya şekersiz nane, kekik, zencefil, biberiye, mercanköşk çayı veya yeşil çay içmek, karpuz veya kavun yemek için en uygun zamandır. Ancak bayat, doğal olmayan veya karışık yiyenlerin ve hazmı zayıf olanların hazım işlemi daha uzun sürdüğünden suyu daha geç içmesi gerekir.

Yemek yerken, lokmayı küçük alıp en az 15 defa, en uygun şekliyle 30 defa çiğneyerek yutmak gerekir. Unutmamak gerekir ki süt, sıkılmış meyve ve sebze suyu da yemek hükmündedir. Onlar da küçük yudumlarla ağza alınır, ağızda ılıtılıp içilir. Mide, bağırsak ve dalağın bozulan fonksiyonlarını düzeltebilmek için bazen sadece yemekleri düzelterek, çiğneme sayısını artırmak yeterlidir.

KaynakDr. Aidin Salih, 'Gerçek Tıp'
Avatar
Şifa, Doğa'dan gelir.

Bu yazılar da ilginizi çekebilir


1 Yorum

YORUM YAP

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz