İnsanoğlunun Orijinal Hali Vejetaryendir

2
1581

Buzul çağına kadar vejetaryen bir şekilde beslenen insanoğlu, tartışmasız otoburlara daha yakındır. Son buzul çağında, yaşamlarını sürdürmek için, asıl besinleri olan sebze, meyve ve kuruyemişleri bulamadıklarından dolayı, et yemek zorunda kalan insanoğlu, etle beslenmeye buzul çağı bittikten sonra da hatalı bir alışkanlık olarak devam etmiştir. Buna rağmen tarih boyunca vejetaryen beslenmenin insanoğlu için daha yararlı olduğunu gören birçok topluluk, vejetaryen beslenmeye geri dönmüştür. İnsan için et yemek, doğal değildir.

Karada yaşayan memeli canlıları üç gruba ayırabiliriz:

1. Etle beslenenler
2. Ot ve yaprak yiyenler
3. Meyveyle beslenenler

Etle beslenen hayvanlardan aslan, köpek, sırtlan, kurt ve kedinin diğer hayvanlar aleminden ayrılan belirgin özellikleri vardır. Birincisi, vücut boylarının aşağı yukarı 3 katı uzunluğunda olan çok kısa ve basit bir sindirim sistemine sahiptirler. Bunun nedeni etin vücutta uzun süre kalmasıyla, çabucak çürümesi ve sonuçta oluşan zehirli maddelerin kan dolaşımına geçmesi tehlikesidir. Etle beslenen hayvanların kokuşan etten oluşmuş bakterileri, vücut dışına çabucak atabilmesi, kısa sindirim sistemi sayesinde olabilmektedir. Kemik ve liflerin sindirilebilmesi için midelerinde, otoburlardan on kat daha kuvvetli hidroklorik asit bulunmaktadır. Gecenin serinliğinde avlanıp, gündüz saatlerini uyuyarak geçiren etoburların vücutlarını serin tutmak için ter bezlerine gereksinimleri yoktur. Bu nedenle derileriyle değil, dilleriyle ter dökerler, bu da etoburların önemli bir özelliğidir. Diğerleriyse gündüz saatlerinde zamanlarının çoğunu yiyecek toplayarak geçirirler ve vücutlarını serin tutmak için derileri aracılığıyla ter dökerler.

Etoburlarla diğer hayvanlar arasındaki başka belirgin bir fark da diş yapılarıdır. Bütün etobur hayvanların, kaplanın, aslanın, eti koparmak için güçlü pençeleri ve ön dişleri vardır. Et yemeyen hayvanlarda bulunan ve yiyecekleri öğütmekte kullanılan azıdişleri etobur hayvanlarda yoktur. Tahıl ürünlerinin aksine, etin ön sindirim için çiğnenmesi fark etmez; et, mide ve kalınbağırsakta sindirilir. Örneğin kedi ön sindirim işlemini hemen hemen hiç yapmaz, azıdişleri yoktur, sadece ön sivri dişleri vardır. Ot ve yaprak yiyenlerle, bitki ve çeşitli sebzelerle beslenenlerdeyse, tükürükteki pityalin maddesiyle birlikte, sindirim ağızda başlar. İyi sindirim için, gıdaların iyi çiğnenip pityalinle karıştırılması gerekir. Bu nedenle ot ve yaprak yiyen canlıların yirmi dört özel öğütücü dişi vardır. Besinleri öğütebilmek için çene yapısı etoburlardaki aşağı-yukarı harekete ilaveten, sağa sola hareket edebilecek özelliğe sahiptir. Kesici dişleri olmayan otobur canlılar suyu emerek içerken, etle beslenen canlılar dillerini kaşık gibi kullanarak su içmektedirler. Otoburlar, etoburlar gibi çürüyen besinler almadıklarından ve otsu besinlerin sindirilmesi için nispeten daha fazla bir zaman gerektiğinden, daha uzun bir bağırsak sistemine sahiptirler. Bağırsakları, beden boylarının on katıdır.

New York Malabedenes Tıp Merkezi’nden Dr. Williem Collens, etoburların kolesterol ve doymuş yağları vücutlarında tutabilecek hemen hemen sınırsız bir kapasiteye sahip olduğunu saptamıştır. Fakat gıdasına iki ay hayvansal gıda karıştırılan deney tavşanında yapılan otopside, bu canlının dolaşım sisteminde yağlanma ve damar sertliğinin oluşmaya başladığı görülmüştür. İnsan sindirim sistemi de etle beslenen diğer hayvanlar gibi eti sindirmek üzere düzenlenmediğinden, et yenmesi birçok hastalığa, özellikle kolesterol ve buna bağlı kardiyovasküler hastalıklara yol açabilmektedir.

Üçüncü grup ise sadece meyveyle beslenen, insanlara bu yönüyle yakın olan Anthropoidea maymunlarıdır. Bu maymunlar, beslenmelerini çoğunlukla meyve ve kuruyemişler üzerine kurmuştur. Derilerinde terlemek için milyonlarca gözenek vardır ve besinlerini çiğneyip öğütmek için parçalayıcı dişlere sahiptirler. Tükürükleri alkaliktir, aynı ot ve yaprak yiyenler gibi pityalin içerirler. Bağırsakları meyve ve sebzelerin yavaş sindirilmesi için bedenin on iki katı uzunluğundadır.

İnsan, karakter olarak meyveyle beslenenlere çok benzemekte, otla beslenenleri andırmakta, etle beslenenlereyse hiç uymamaktadır. İnsanın sindirim sistemi, diş ve tırnak yapıları ve beden fonksiyonları etle beslenen canlılardan tamamen farklıdır.

KaynakDr. Ender Saraç, 'Ayurveda'
Avatar
Şifa, Doğa'dan gelir.

Bu yazılar da ilginizi çekebilir


2 YORUM

  1. “Gecenin serinliğinde avlanıp, gündüz saatlerini uyuyarak geçiren otoburların vücutlarını serin tutmak için ter bezlerine gereksinimleri yoktur.”

    Kısmındaki “otoburların” kelimesi “etoburların” olarak değiştirilmesi gerekiyor, bir yazım hatası olmuş sanırım.

YORUM YAP

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz