Nasıl Mutlu Olunur?

İlk olarak, her tür mutluluk ve acıyı, zihinsel ve bedensel olmak üzere iki ana kategoriye ayırmak mümkündür. İçlerinden üzerimizde en fazla etkisi olanı zihinsel olandır. Eğer ölümcül derecede hasta veya temel ihtiyaçlarımızdan yoksun değilsek, bedensel durumumuz, hayatımızda ikincil derecede bir rol oynar. Eğer beden sorun çıkarmıyorsa, fiilen onu ihmal ederiz. Ancak zihin, ne kadar küçük olduğunun bir önemi olmadan, her olayı kaydeder. Bu nedenle, en ciddi çabalarımızı zihinsel huzuru yakalamaya yöneltmeliyiz.

Kendi sınırlı tecrübelerimden yola çıkarak şunu söyleyebilirim ki, en üst düzeydeki içsel huzurun sevgi ve merhametin kazanılmasıyla geliştiğini gördüm.

Başkalarının mutluluğuna daha çok önem verdikçe, kendimizi de o kadar çok iyi hissederiz. Diğerlerine karşı yakın ve samimi hisler beslemek, otomatik olarak zihni de rahatlatır. Bu, sahip olabileceğimiz her tür korku ve güvensizliğin de yok edilmesine yardımcı olur ve bize karşılaştığımız her engelle başa çıkma kuvveti verir. Bu, aynı zamanda hayattaki başarının da esas kaynağıdır.

Bu dünyada yaşadıkça, sorunlarla karşılaşmaya mecburuz. Böylesi zamanlarda, umudumuzu kaybedersek ve cesaretimiz kırılırsa, zorluklarla yüzleşme becerimiz de azalır. Diğer yandan, sadece kendimizin değil, herkesin acı çekmek zorunda olduğunu hatırlarsak, daha gerçekçi bu bakış açısı sorunlarla başa çıkma gücümüzü ve kararlılığımızı arttırır. Gerçekten de böyle bir tutumla, her yeni engel, zihnimizi geliştirecek bir başka değerli fırsat olarak görülebilir.

Böylece giderek daha merhametli olmaya çalışabiliriz, yani, diğerlerinin acılarına karşı hem içten bir anlayış hem de bu acıları gidermeye yardımcı olacak iradeyi kazanabiliriz. Bunun sonucunda ise, kendi huzurumuzu ve iç sakinliğimizi elde ederiz.