Sürdürülebilirlik Nedir?

0
1591

İnsani bir bakış açısından sürdürülebilir bir toplum, ihtiyaçlarını gelecekteki nesillerin beklentilerini yok etmeden karşılayan toplumdur. Bu fikir, sınırsız madde gelişimi fikriyle taban tabana zıttır. Sürdürülebilirlik, sürekli artan tüketim ve nüfus yerine, sürekliliği, kalıcılığı ve makul sayıda insan için güvenli bir geleceği vurgular.

Titiz bir ekolojik bakış açısından ise, bir ekosistem eğer (hem enerji hem de maddeler anlamında) girdi ve çıktıları dengeli ise sürdürülebilir bir şekilde işler ve zaman içinde besinlerinin önemli bir miktarını kaybetmez. Bu tür bir durum, belirli dalgalanmalar olsa da, dinamik denge veya “durağan durum” olarak tanımlanabilir.

Mevcut temel gıda ve meta üretim sistemlerimizin hiçbiri bu sürdürülebilirlik kriterlerine uymamaktadır. Petrole dayalı enerjilerin yardımıyla tarım faaliyetlerinden sürdürülemez miktarlarda besin elde ediyor; aşırı miktarda kimyasal madde kullanarak topraktaki canlı dengesini bozuyor; dev trol tekneleriyle balıkları besleyen bitkileri ve küçük organizmaları deniz dibinden kazıdığımız için balık veriminin devamını tehlikeye atıyor; ormanları yok ederek ekosistemlerinin sürdürülebilirliğini en az birkaç yüzyıllığına bozuyoruz. Bu işlemler, kaynakları doğal döngülerinden çıkartıp aldığı için “çıkarcı” olarak adlandırılmaktadır. Şirketlerin ekolojik veya toplumsal bedelleri göz ardı ederek karlarını en üst seviyeye çıkarmalarını gerektiren yapıları yüzünden, bu tip işlemlerin sonuçları artık beklentileri karşılamamakta ve sona doğru yaklaşmaktadır; uzun süreden beri sömürmekte olduğumuz rezervler artık tükenme noktasındadır.

Sürdürülebilir bir şekilde yaşamayı öğrenmek için felaketlerin olmasını beklememeliyiz. Biz insanlar düşünebilen organizmalarız; sürdürülebilir olan ve bu yüzden insanlık için uzun vadeli umut ve refah sunabilen bir dünyayı tasavvur edebiliriz. Böyle bir dünyada, bazıları gelişirken bazıları küçülen şirketleri ve endüstrileriyle hareketli ve değişken bir ekonomi olabilir. Fakat böyle bir ekonomide üretilen iş miktarı (ve kullanmakta olan çelik, beton, besin, enerji ve diğerleri) şimdikinden daha az olacaktır. Bu amaca ancak, endüstrileri birinin atığı diğerinin hammaddesi olacak şekilde bir araya getirir ve çevreye hiç atık gaz salmazsak, yani doğal ekosistemlerin bir benzerini oluşturursak ulaşabiliriz.

Sürdürülebilir bir gelecek sürekli büyümeyen; sabit veya azalan bir insan nüfusu olmasını gerektirir, ayrıca jeotermal, güneş, rüzgar, gelgit, bitki artıklarından veya şeker kamışından elde edilen alkol (etanol) gibi yenilenebilir malzemelerin tercih edilmesi ve tüm kağıtların, metallerin ve plastiklerin geri dönüştürülmesi gerekir (bitkilerden biyobozunur plastikler elde edilebilir). Geçmişteki birçok örnek gibi, sürdürülebilir bir toplum da salt meta tüketimi yerine din, cemaat ilişkileri, cinsellik, düşünce, yaratıcılık, spor ve katılımcı sanatlarla muhtemelen tatmin olacaktır.

Şimdi bile, birçok insan yeni değerler edinerek, yaşamlarını daha sürdürülebilir ve “basit” bir hale getirmeye çalışmaktadır. Sürdürülebilirlik düşüncesi sınırsız gelişim ve kar amacının yerini almadıkça, tükenen kaynakların, artan yoksulluğun ve çatışmanın şekillendirdiği tatsız bir gelecek bizi beklemektedir. Biz insanlar eğer zeki, becerikli ve oyuncu bir canlı türü olarak hak ettiğimiz geleceği elde etmek istiyorsak, ekonomik olana değil ekolojik olana öncelik tanımalıyız. Bu hiç şüphesiz uzun bir politik mücadeledir, ama uzun vadede sürdürülebilirliğin temel kuralları kendini kabul ettirecektir, zira doğa mazeret kabul etmez.

KaynakErnest Callenbach, 'Ekoloji'
Avatar
"Doğal bir şekilde yaşayacaksın ve neye ihtiyaç duyarsan onu bulacaksın."

Bu yazılar da ilginizi çekebilir


YORUM YAP

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz