Bitmek Bilmeyen Tıbbi Testler, Tahliller, Hastalık İsimleri…

0
314

Tıp bilimi, laboratuar incelemesi, idrar ve kan tahlili gibi “özel bir bilim” geliştirdi.

Elli yıl önce ünlü bir natürist şöyle demişti: “Her hastalık atıktır, yabancı maddedir.” Ben ise, yirmi yıl önce söylediğimi bugün de yine tekrar ediyorum: Çoğu yabancı madde, yanlış besinler sonucu oluşur ve vücudu mukus şeklinde terk ettiğinde gözle görülür bir çeşit lapa halindedir. Yenilen et, bozuluma uğradığında vücutta iltihaba dönüşür.

Gerçeği, oruç tutmaya başladıktan sonra fark edebildim. Böbrek hastalığımı tedavi etmeye çalışan natürist doktorumun itirazlarına rağmen oruç küründe ısrar etmiştim. Deney tüpünde yoğun miktarda protein belirdiğinde, doktorumun düşüncelerini yüzünden okuyabiliyordum. Ama bu bana şunu kanıtlamaya yetmişti: Doğanın ittiği, dışarı attığı her şey atıktır, bu ister protein, şeker, isterse de mineral veya ürik asit olsun. Yukarıda anlattığım olay 24 yıl önce olmuştu ama bu natürist doktor hala besinler yoluyla protein takviyesinin gerekli olduğuna inanıyor.

Brightsch böbrek hastalığında, idrarın kimyasal tahlili sonucu ortaya çıkan yüksek protein oranı şeklindeki tıbbi bulgu da diğerleri gibi yanıltıcıdır. Protein atımı, vücudun buna ihtiyaç duymadığı anlamına gelmektedir. Yoğun protein içeren maddelerle fazlasıyla beslenildiğine işaret etmektedir. Bu zehir üretici besini azaltmak yerine çoğaltma yönünde bir beslenme şekli sürdürülmektedir. Bu çoğaltma çabası da “kaybı” telafi etme düşüncesinden kaynaklanır. Oysa doğa sizi kurtarma gayretiyle proteini mümkün olduğunca dışarı atmaya çalışmaktadır.

Diğer önemli laboratuar testlerinden biri de idrarda beliren şekerdir, yani Diyabet. Tıp literatüründe bu halen bir “bilmecedir”. Oysa hasta, kanın rahatlıkla kabul ettiği doğal tatlılar tüketmek yerine yumurta, et gibi yağlı besinlerle iyileştirilmeye çalışılır. Aslında hastanın kanı, doğal şekere ve doğal şeker içeren besinlere ihtiyaç duyar. Fakat ne yazık ki özellikle bu maddeler hastadan esirgenir.

Bütün kan testlerinin yanıltıcı olduğu uzun zamandır bilinen bir gerçektir.

Biz natüristler, doğanın öğretilerini kesinlikle görmezden gelemeyiz, çocukluğumuzdan bu yana beynimize kazınmış olan yanılgılardan vazgeçmek ne kadar zor olsa da. Karışıklığa neden olan hatalardan biri de hastalıklara tek tek isim verilmesidir. Hastalığın ismi hiç önemli değildir, bu nedenle doğal tedavinin başlangıcında hiçbir değer taşımazlar. Özellikle oruç ve diyette. Her hastalık yabancı maddeler nedeniyle oluşuyorsa, ki bu kesin, bilinmesi gerekenler şunlardır: Hastadaki fazlalığın hacmi ve organizmanın yabancı maddeler tarafından ne ölçüde kısıtlandığı (Bakınız: Yaşam Gücünün Formülü). Tüberküloz veya kanser hastalıklarında ise dokunun bozulup bozulmadığına bakmak gerekir.

Hastalarımdan yüzlercesi bana gittikleri her doktorun farklı teşhislerde bulunduğunu ve rahatsızlıklarına değişik isimleri koyduğunu belirtiyordu. Ben onları her zaman şu sözlerle şaşırtırdım: “Ben sizin probleminizi çok iyi biliyorum. Yüzünüzden teşhis edebiliyorum, ve bunu birkaç günlük Oruç Kürü ile Sihirli Aynada kendiniz de görebileceksiniz.

KaynakProf. Dr. Arnold Ehret, 'Şifalı Besinler'
Şifacı
Şifa, Doğa'dan gelir.

Bu yazılar da ilginizi çekebilir


YORUM YAP

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz